5 yaşındaki Melike’nin acı dolu hayatı, geçtiğimiz günlerde yaşanan kederli bir olayla bir kez daha gündeme geldi. Geçtiğimiz yıl meydana gelen olayda, minik Melike’nin işkence edilerek hayatına son verilmesi ve cansız bedeninin bir gölde bulunması Türkiye’nin dört bir yanında büyük bir infiale yol açtı. Dava sürecinin başlamasıyla birlikte, Melike’nin babası ve üvey annesi, ilk kez hakim karşısında ifade verdi. Bu dava, sadece bir ailenin dramını değil, aynı zamanda toplumsal bir yarayı da açığa çıkardı.
Melike’nin son günleri, karanlık bir sır perdesiyle kaplıydı. Çevreden elde edilen bilgilere göre, küçük kız sık sık fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalıyordu. Aile içindeki istismar, komşularının dikkatini çekmiş olmasına rağmen, kimse bu durumu yetkililere bildirmedi. Melike’nin annesi 2019’da vefat etmişti ve geride kalan baba ve üvey annenin sorumlulukları ne yazık ki başka bir boyuta evrildi. Melike, bir çocuk olmanın ötesinde, korkularıyla yüzleşmek zorunda kalmış ve sonunda canını bu korkuların elinden kurtaramamıştı.
Melike’nin intiharından sonra, baba ve üvey anne hakkında başlatılan soruşturma, gözler önüne serilen vahşet karşısında toplumun sessiz kalamayacağını bir kez daha ortaya koydu. Duruşma günü gelen haberlere göre, baba, olayın gerçekleştiği gün kızıyla ilgili verdiği ifadede akıl sağlığının yerinde olmadığını iddia ederken, üvey anne ise tüm suçlamaları kabul etmedi. Toplumun büyük tepkisini toplayan bu ifadeler, adalet arayışını hızlandırdı. Sosyal medya platformlarında Melike için adalet kampanyaları başlatıldı ve binlerce insan, davanın takipçisi olacağına dair söz verdi.
Bu dava sadece cinayete kurban giden bir çocuğun hikayesini değil, aynı zamanda aile içindeki istismarların üstü kapatılan gerçeklerini de gün yüzüne çıkarmakta. Sadece Melike’nin değil, benzer durumlarda olan pek çok çocuğun sesi olmak üzerine kurulu bir mücadele başladı. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar ve sokaklarda taşınan sloganlar, Melike’nin unutulmayacağını gösteriyor.
Adalet arayışının devam ettiği bu süreçte, ilerleyen günlerde yaşanacak olan duruşmalarda ortaya konulacak olan yeni bilgiler, sadece bu davayı etkilemekle kalmayacak; aynı zamanda aile içi istismarların önlenmesi için alınması gereken tedbirlerin tartışılmasına da zemin hazırlayacaktır. Melike’nin durumu, daha geniş bir perspektiften kadın ve çocuk hakları konusunu da ele almayı zorunlu kılıyor. Bu olay, Türkiye’de aile içi şiddetin boyutlarını gözler önüne sererken, toplumun da bu konudaki duyarlılığını artırmıştır.
Sonuç olarak, Melike’nin yaşadığı acılar, toplumsal eşitsizliklerin ve aile içi şiddetin boyutlarının tekrar gözden geçirilmesine vesile olmaktadır. Baba ve üvey anne için açılan dava, sadece bir cezalandırma süreci değil; aynı zamanda toplumun çocuklara yönelik sorumluluklarını hatırlatması açısından büyük bir önem taşımaktadır. Tüm bu gelişmeler ışığında, 5 yaşındaki Melike'nin hatırası, adalet mücadelemizin sembolü haline gelecektir.