Son günlerde Türkiye medyasının gündemini meşgul eden bir gelişme yaşandı. Amerikan üniversitelerinden birinde görevli olan profesör Dr. John Smith, Türk yazar Rümeysa Öztürk’ün hapsini protesto etmek amacıyla açlık grevine başladı. Smith, Türkiye'deki insani haklar ihlallerine dikkat çekmek ve Öztürk'ün serbest bırakılması için uluslararası kamuoyunun desteğini artırmak amacıyla bu sert eylemi gerçekleştirdi. Rümeysa Öztürk’ün yazdığı eserler ve eleştirel görüşleri nedeniyle tutuklanması, dünya genelinde pek çok sanatsever ve hak savunucusu tarafından tepkiyle karşılandı.
Rümeysa Öztürk, çağdaş Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olarak kabul ediliyor. Eserlerinde toplumsal sorunları derinlemesine ele alan Öztürk, özellikle insan hakları, adalet ve özgürlük temalarını ön plana çıkarıyor. Özellikle genç nesil arasında büyük bir okuyucu kitlesine ulaşmayı başaran Öztürk, yazdığı romanlar ve denemeleriyle dikkat çekti. Ancak, Türkiye'de hükûmetin baskıcı uygulamaları sonucunda Öztürk, ifade özgürlüğünü savunduğu için yargılanarak cezaevine gönderildi. Bu durum, hem Türkiye'de hem de uluslararası alanda büyük tepki topladı. Smith, Rümeysa Öztürk’ün tutuklanmasının sadece bir birey için değil, aynı zamanda tüm demokratik değerler için bir tehdit olduğunu belirtti. Kendisinin de bir akademisyen olarak düşünce özgürlüğünü savunduğunu vurgulayan Dr. Smith, "Bir yazarın hapse girmesi, sadece o bireyin kaderini etkilemez; tüm toplumun düşünsel gelişimini de engeller," ifadelerini kullandı. Öztürk'ün eserleri, pek çok insana ilham kaynağı olmuştur ve onun sesinin kısılmasının, geniş kitleler üzerindeki etkisini azaltmaya çalıştığını dile getirdi.
Dr. John Smith, açlık grevi boyunca devlet yetkililerine sesini duyurmak için sosyal medya ve diğer iletişim platformlarını aktif bir şekilde kullanacağını açıkladı. "Benim için açlık grevi, bir protesto biçimi. Rümeysa’nın ve onun gibilerin sesinin yükselmesi için bir farkındalık yaratmak istiyorum. İnsanların bu duruma kayıtsız kalmamaları gerekiyor," diyen Smith, tutukluluğun sona ermesi için gerekli adımların atılması adına, eylemin sadece kendisiyle sınırlı kalmaması gerektiğini belirtti. Smith’in eylemi, birçok üniversite öğrencisi ve akademisyen arasında yankı buldu. Farklı üniversitelerden gelen destekler, açlık grevinin önemini artırdı. Eğitim camiasındaki birçok kişi, Smith’in eylemini destekleyerek, Rümeysa Öztürk ve benzeri durumda olan tüm yazarlar için ses yükseltti. Protestolar, hem üniversitelerin kampüslerinde hem de sosyal medya üzerinde geniş bir sahne buldu. Bununla birlikte, Rümeysa’nın serbest bırakılması için bir imza kampanyası başlatıldı. Böylelikle, dünya genelindeki insanlar, Öztürk’ün serbest bırakılması talebine destek vermek için bir araya geliyor.
Dr. Smith, açlık grevinin süresi boyunca sağlığını korumak için gerekli önlemleri alacağını belirtti. "Eylemimin sonunda sağlıklı bir insan olarak çıkmayı umuyorum. Ama bunu yaparken, Rümeysa’nın sesi olmak için elimden gelenin en iyisini yapacağım,” dedi. Uzun süreli bir açlık grevinin zorluklarına rağmen, Dr. Smith kararlılığını sürdürecek gibi görünüyor. Öztürk ve ifade özgürlüğü için verdiği mücadelede, sadece bir akademik ödevin ötesinde bir amaca hizmet ettiğini düşünüyor.
Açlık grevinin uluslararası basında yer bulması, Rümeysa Öztürk’ün durumu hakkında daha fazla insanın bilgi sahibi olmasına olanak tanıdı. Dünya genelinde milyonlarca insan, Smith’in ve onun destekçilerinin mesajını paylaşarak sosyal medyada bu eylemi yaymayı amaçlıyor. Bu durum, hem Rümeysa Öztürk’ün serbest bırakılması için baskı oluşturmayı hem de benzer durumdaki diğer tutukluların hak taleplerine ışık tutmayı hedefliyor.
Sonuç olarak, ABD'li profesör Dr. John Smith’in Rümeysa Öztürk için başlattığı açlık grevi, sadece bir protesto eylemi olmanın ötesine geçerek, düşünce özgürlüğü, insan hakları ve adalet konularında kritik bir farkındalık oluşturma amacı taşıyor. Dünya genelindeki insanlar, bu eylemi destekleyerek adil bir toplum için gereken değişimleri talep ediyor. Öztürk’ün durumu, yalnızca şahsi bir kayıptan ibaret değil, aynı zamanda tüm demokratik sistemlerin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Bugün, daha fazla insanın sesini çıkarabilmesi ve özgürce düşünebilmesi için yapılan bu eylemlerin önemini bir kez daha anımsatıyor.