Türkiye’nin en yaşlı kadını olarak tanınan 131 yaşındaki Zehra Nine, Osmaniye’deki evinde hayata gözlerini yumdu. Geçtiğimiz aylarda sağlık sorunları nedeniyle hastaneye kaldırılan ve yaptığı açıklamalarla adından sıkça söz ettiren Zehra Nine, yaşadığı uzun hayatıyla genç nesillere ilham kaynağı olmuştu. Doğduğu günden beri yaşadığı dönüşüm ve değişim, Türkiye’nin tarihine tanıklık eden bir yaşam öyküsü sundu. Bu haberimiz, 131 yıllık hayatının her aşamasına ışık tutarak Zehra Nine’nin mirasını daha iyi anlamamızı sağlayacak.
1900 yılında Osmaniye’nin köylerinden birinde dünyaya gelen Zehra Nine, yüzyıldan fazla bir süre boyunca birçok tarihi olaya tanıklık etti. Abdülmecid döneminden günümüzdeki moderne geçişin sancılarını yaşamış, iki dünya savaşını, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu, ekonomik krizleri ve sosyal değişimleri kendi gözlemleriyle deneyimlemiştir. Her dönemin kendine has zorlukları ve güzellikleri olduğunu belirten Zehra Nine, özellikle gençliğinde yaşadığı kıtlık günlerinden bahsederek, bu dönemlerde birbirine destek olan topluluk kültürünün önemini vurgulamıştır. "Birlikte güçlüyüz," derdi, "her şeyin başı dayanışma."
Yaşının getirdiği tecrübelerle, insan ilişkilerine dair derin bir anlayış geliştirmiş ve çevresindeki gençlere her zaman nasihatler vererek onlara moral kaynağı olmuştur. Ailesinin geleneğine bağlı kalarak, yüzyıllar boyu süregelen tarım ve hayvancılık geleneğini sürdürmüştür. Çocukları ve torunlarıyla olan ilişkileri ise onun hayatında her zaman en önemli yerlerden birini taşımıştır. Ailesinin bir araya gelmesi için düzenlenen her ailenin bayramı, Zehra Nine için bir mutluluk kaynağıydı. Yüzünde her zaman gülen bir ifade ile etrafındakileri motive etmeyi başarmış, hayata dair olumlu bakış açısıyla tanınmıştır.
Zehra Nine’nin vefatı, sadece ailesini değil, aynı zamanda Türkiye’nin dört bir yanında yaşayan insanları da derinden etkiledi. Uzun yaşamı boyunca topluma kattığı değerler, unutulmaması gereken birçok ders içeriyordu. Hayatını kaybetmeden önce, sağlık ve beslenme konusunda yaptığı konuşmalarla genç nesillere sağlıklı yaşam alışkanlıklarının önemini vurgulamıştı. "Sebze ve meyve yiyin, su için; en büyük sır bu," diyerek sağlıklı yaşamın kapılarını açan tariflerde bulunmuştu. Onun bu öğütleri, popüler bir konu haline geldi ve pek çok kişi tarafından sosyal medyada paylaşıldı. Zehra Nine’nin sağlıklı yaşam üzerine verdiği mesajlar, onu sadece bir yaşlı kişi değil, aynı zamanda bir yaşam koçu yapmıştı.
Zehra Nine’nin cenaze töreni, halkın yoğun katılımıyla gerçekleşti. Törende birçok kişi onun anısını yaşatmaya kararlı olduklarını ifade ederek gözyaşlarını tutamadı. Ailesinin arzusuyla, yaşadığı köyde toprağa verildi. Yerel yönetimler, Zehra Nine’nin mirasını yaşatmak için anısına bir park oluşturma planlarını sürdürüyor. Bu park, hem gençler hem de yaşlılar için bir buluşma noktası olacak. Bu sayede ona olan sevgi ve saygı her zaman taze kalacak.
O, yaşamı boyunca birçok grup ve anda insanı bir araya getirmeyi başardı. Sağlıklı, mutlu ve uzun yaşamak için verdiği mesajlar, gelecek nesillere aktarılarak onun mirasını yaşatmaya devam edecek. Zehra Nine'nin kısa ama etkili yaşam öyküsü, insanlığa birlik olmanın önemini, yaşamın değerini ve her anın kıymetini bilmenin gerekliliğini hatırlatıyor. Uzun ve zengin yaşamının verdiği derslerle, halen genç nesillere destek olmayı sürdüren bir figür olarak kalacak.
Osmaniye'nin kocaman yüreği olan Zehra Nine’nin ardından bıraktığı boşluk, onu tanıyan her kalpte sonsuza kadar yaşayacaktır. Yaşanan acı kayba rağmen, onun yaşama şekli ve mutlu anıları, dostları ve ailesi tarafından asla unutulmayacak.